İş dünyasında bağlılığın yeni tanımı

Küresel araştırmamız 10 ülkeden 8.700 çalışanın görüşünü bir araya getiriyor; çalışan bağlılığını şekillendiren dinamiklere dair güncel bir tablo sunuyor. Sonuçlar çok net: Çalışanlar işlerine bağlı, ancak kendi koşullarını kendileri belirliyor. Artık iş, hayatın dışında bir alan değil; kariyer, aile ve arkadaşlar, topluluk ve kişisel hedeflerle birlikte daha geniş bir denklemin parçası. Gelin, iş yerindeki yeni bağlılık kurallarını ve bunların çalışma hayatının geleceğini nasıl şekillendirdiğini birlikte keşfedelim.

İş dünyasında bağlılığın yeni tanımı araştırmamızı Ipsos ile birlikte hazırladık ve çalışma hayatı uzmanları Brigid Schulte ile Jean-Baptiste Barféty’nin içgörüleriyle zenginleştirdik. Veriler, uzman yorumları ve gerçek yaşam deneyimlerinden beslenen bu çalışma; çalışanların kariyer, kişisel yaşam ve toplumsal roller arasında nasıl yeni bir denge kurduğunu gözler önüne seriyor.

İş dünyasında şekillenen bu yeni düzeni, çalışan bağlılığını kalıcı biçimde güçlendiren bir fırsata nasıl dönüştürebileceğinizi keşfedin.

    İçgörülerimizi keşfedin

    Dengeli Bağlılık: İş, büyük denklemin sadece bir parçası

    Çalışanlar, işlerini; kişisel yaşamları ve toplumsal sorumluluklarıyla birlikte hayatlarının anlamlı bir parçası olarak görüyor. Ancak iş ile özel yaşam arasında bir tercihe zorlanmak istemiyorlar. Büyük çoğunluk (%71), işin önemli olduğunu kabul ederken bunun hayatlarının tek odağı olmadığını söylüyor.

    İşe bağlı olmak da artık sorgusuz sualsiz benimsenen bir olgu değil; “tamamen varım” ya da “tamamen yokum” ikiliğine de indirgenemiyor. Bağlılık, minimum çabadan en yüksek performansa uzanan, yaşayan ve sürekli değişen bir yelpaze. “Dengeli bağlılık” tüm kuşaklarda tutarlı bir biçimde görülüyor ve yaş gruplarına göre çalışanların %32–35’ini oluşturuyor. Çalışanlar, sınırlarını, kişisel değerlerini ve hayat–iş–topluluk dengelerini gözeterek işe bilinçli, seçici ve kendi koşullarıyla bağlanmayı tercih ediyor.

    %71

    işin hayatlarında önemli olduğunu ancak tek odakları olmadığını söyleyenlerin oranı.
     

    %83

    çalıştığı kuruma dair hislerini tanımlarken “beğeniyorum” ya da “seviyorum” gibi ifadeler kullananların oranı.

    %34

    ise kendini “Dengeli bağlı” kategorisinde görüyor. 
     

    Beklenmedik bağlılık

    Çalışanların işleri ve şirketleri ile arasında güçlü bir bağ var: çalışanların yarısından fazlası mevcut pozisyonlarında kalmak istiyor.

    Canlı ve dinamik bir bağlılık yelpazesi

    Bağlılık, şirketlerin dayatmasıyla gelişen bir kas değil. Aksine, sürekli dönüşen, canlı ve dinamik bir yelpaze.

    İş–yaşam denklemi

    Çalışanlar işlerine değer veriyor; ancak iş ve özel yaşam arasında bir seçim yapmaya zorlanmak istemiyorlar.

    “İş dışındaki bağlılık benim için anne babama bakmak, çocuklarımla ilgilenmek ya da bağış yapmak, bir yetimhaneyi ziyaret etmek, birine yardım etmek gibi toplumsal sorumlulukları da kapsıyor. Bazen fazla bağlılık da stres yaratabiliyor. Kendimle baş başa kalmak, yalnız zaman geçirmek de bir bağlılık biçimi.”

    Bhavana, Hindistan

    Finans Müdürü

    "Topluma katkı sağlamak, kişisel gelişimime zaman ayırmak ve hayatın tadını çıkarmak arasında bir denge kurmaya çalışıyorum. İşime olan tutkumun canlı kalması için sorun çözmeye, süreçleri iyileştirmenin ya da sadeleştirmenin yollarını bulmaya odaklanıyorum. Bana göre bağlılık, üzerine aktif olarak emek verilmesi gereken bir şey."

    Brooke, ABD

    Süreç Mühendisi

    "İşte kendimi orta düzeyde bağlı hissediyorum. Sekiz yılın ardından görevimde artık bir adım geride duruyorum çünkü artık beni şaşırtmıyor ya da yeni bir şey öğretmiyor. Bunun yerine kişisel hayatıma ve iyi oluşuma odaklanıyorum. Zaman ve enerjimi ayarlayabilirsem bir hayvan derneğiyle ya da çeşitlilik ve hakkaniyet konularında faaliyet gösteren bir organizasyonda çalışmayı düşünüyorum."

    Tilman, Beçika

    Yönetim Kontrolörü

    Bağlılığın farklı tonları: zaman ve yaşam evreleri

    Araştırmamız, bağlılığı şekillendiren iki temel faktöre dikkat çekiyor: hayata mı yoksa işe mi daha fazla önem verdiğimiz ve odağımızın kişisel mi yoksa kolektif mi olduğu. Bu iki unsur bir araya geldiğinde, kariyerimizin farklı dönemlerinde deneyimleyebileceğimiz sekiz farklı bağlılık profili ortaya çıkıyor. 

    Bu profiller; şirketin dışında daha büyük bir anlam arayan “Arayış içinde” gibi daha dengeli bağlılık yaklaşımlarından kişisel yaşamını ikinci plana atarak işi önceliklendiren “İş odaklı” gibi yüksek bağlılık profillerine kadar uzanan geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Uzmanımız Jean-Baptiste Barféty’nin sözleriyle: “Bağlılığın bu sekiz tonu, yaşam evresine ve önceliklere göre değişen bir çalışan gerçekliğini resmediyor: bazen işine sınırlarını koruyarak bağlanıyor, bazen imkân buldukça toplumsal konulara katkı sağlıyor, bazen de ihtiyaç duyduğunda kendini geri çekip enerjisini yeniliyor.”

    Çalışan bağlılığının 8 tonu

    Bağlılık da tıpkı bireyler gibi eşsiz. Araştırmamız, çalışan bağlılığını şekillendiren iki temel unsurun öne çıktığını gösteriyor: hayata mı yoksa işe mi daha fazla önem verdiğimiz ve odağımızın kişisel mi yoksa daha kolektif mi olduğu. Bu iki unsur bir araya geldiğinde kariyerimizin farklı dönemlerinde yaşayabileceğimiz bağlılık hâllerini yansıtan sekiz ayrı profil ortaya çıkıyor.

    Bağlılığın tonları

    Çalışan bağlılığı, yaşam evreleri ve değişen önceliklere göre sürekli şekil değiştiriyor.

    İyi yaşamın sırrı

    İnsanlar, daha iyi bir hayat kurmak için zamanlarını nasıl kullanacaklarına özgürce karar vermek istiyor.

    Kontrol duygusu

    Çalışanlar, nasıl bağlanacaklarına kendi ritimlerinde karar verebildiklerinde kendilerini çok daha güçlü hissediyor.

    “Değerlerimle işim arasında bir bağ görüyorum — empati, sorumluluk, saygı… Hem kişisel hem profesyonel hayatta uyguladığım değerler bunlar. Gönüllü çalışmalar yapmak, örneğin bir huzurevinde gönüllü olarak çalışmak istiyorum. En zor kısmı ise kendime zaman ayırırken suçluluk hissetmemek."

    Manuel, Meksika

    Bağlı

    “Başkalarına yardım etmek bana enerji veriyor ve ailem için şükretmemi sağlıyor. Örneğin, tükenmişlik konusunda akşam dersleri aldım; zorlanan insanları daha iyi destekleyebilmek için. Bazen iş yerinde bu aktivitelerden bahsediyorum ama büyütmüyorum…”

    Rudy, Belçika

    Fayda odaklı

    “Günlük işlerin takdir edilmemesinden bunalmış durumdayım. Eskiden topluluk faaliyetlerinden keyif alırdım, insanlara yardım ederek daha iyi bir dünya kurulabileceğine inanırdım. Şimdi ise en büyük engel zaman.”

    Alejandro, İspanya

    Arayış içinde

    “İşime bağlı kalmak benim için öncelik; katkı sağlamamı, yeni insanlarla tanışmamı sağlıyor ve maaş artışı ile prim gibi avantajları var. İş dışında da bir hayır kurumu aracılığıyla genç bir kıza mentorluk yapıyorum; becerilerini geliştirmesine ve okul sonrası seçenekleri keşfetmesine yardımcı oluyorum.”

    Laura, Fransa

    Kuralcı

    “Profesyonel olarak işime bağlı kalmak zor olabiliyor, özellikle işler tekrar etmeye başladığında. Bu yüzden büyük resme odaklanıyorum. İş dışında en sevdiğim şey ise yaz sokak partisini organize etmek. Komşuları bir araya getirmek, çocuklarla bağ kurmak ve topluluk ruhunu canlandırmak harika.”

    Isabel, Birleşik Krallık

    Toplumu önceliklendiren

    “İşimi seviyorum çünkü çevresel iyileştirme ve su koruma üzerine; geleceğimiz için çok önemli konular. Bağlı kalmak için şirketin hedefleriyle uyum içinde olmam ve kendimi işime adamam gerekiyor. Eskiden dini aktivitelere de katılırdım ama artık iş zamanımın çoğunu alıyor.”

    Ronak, Hindistan

    İş odaklı

    "İşe bağlılığım merak etmeyi ve araştırma yapmayı içeriyor. Değerlerime göre yaşamak istiyorum ama DJ olup seyahat etmeyi, insanları bir araya getiren partiler düzenlemeyi de hayal ediyorum. İş-yaşam dengem zaman zaman çatışıyor ama dinlenmek genel olarak bağlılığımı artırıyor."

    Shanice, ABD

    Tüm yönleriyle bağlı

    “Beni derinden etkileyen belirli bir toplumsal konu yok, bu yüzden iş sonrası kendi mutluluğuma odaklanıyorum. Şirketimi çok sevmesem de uzaktan çalışma şansına sahip olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Bu sayede çamaşır, temizlik, alışveriş gibi küçük işleri aradan çıkarıp hafta sonlarımı kendime ayırabiliyorum. Çocuğum olmaması da işleri kolaylaştırıyor.”

    Fanny, Belçika

    Sistemin dışında

    Karşılıklı fayda: Çalışanların bağlılığını artıran temel etken

    Çalışanların şirketlerine sağladıkları katkının karşılığında beklentileri çok net. Verdikleri emek, zaman ve enerji için takdir görmek ve hak ettikleri şekilde ödüllendirilmek istiyorlar. Özellikle maddi faydaya, gelişim ve özerklik alanlarına, insan ilişkilerini güçlendiren iş ortamlarına önem veren şirketlerde çalışmak istiyorlar. Bu üç temel beklenti, çalışanlarla karşılıklı faydaya dayalı bir ilişki kurmak isteyen kurumlar için güçlü bir zemin oluşturuyor. Ancak bağlılığın gerçekten iki taraf için de değer yaratması, şirketlerin çalışanlarını çok daha yakından tanımasından geçiyor.

    Bir şirketi çalışmak için cazip kılan unsurlar sorulduğunda çalışanların üçte birinden fazlası, ihtiyaçlarını gerçekten karşılayan yan hakları ilk sıraya koyuyor. Kişiselleştirilmiş fayda beklentisinin yükseldiği bu dönemde, çalışan potansiyelini açığa çıkarmanın yolu tam olarak buradan geçiyor.

    %38

    işte emeklerinin takdir edilmesinin memnuniyeti artıran en önemli etken olduğunu söyleyenlerin oranı

    %43

    iş yerindeki destekleyici atmosferin memnuniyeti artıran temel unsur olduğunu söyleyenlerin oranı

    %53

    "iyi maaşı” bir şirketi cazip kılan en önemli kriter olarak görenlerin oranı

     

    Bağlılık karşılıklı bir alışveriş

    Çalışanlar en çok şu 3 alana odaklanan şirketlerde çalışmak istiyor: gelişim ve özerklik, insani bağları güçlendiren bir kültür ve maddi faydalar.

    İşte memnuniyetin #1 kaynağı

    Çalışanlar için işte memnuniyeti sağlayan en önemli unsur, destekleyici ve keyifli bir çalışma ortamı.

    Gelişim ve özerkliği desteklemek

    Çalışanları geleceğin gerekliliklerine hazırlamak hem çalışanların geleceğe dair daha iyimser hissetmesini sağlıyor hem de kontrol duygusunu güçlendiriyor.

    “Günümüzün veri odaklı dünyasında şirketler, çalışanlar hakkında detaylı bilgiye sahip. Kişiselleştirilmiş yan haklar, farklı ihtiyaçlara cevap veren ve klasik iş–yaşam dengesinin ötesine geçen çözümler sunan güçlü bir bağlılık aracı. Aynı zamanda şirketin çalışanlarına gerçekten değer verdiğini de göstermesi açısından oldukça önemli.” 

    Fabiana Galetol, Pluxee İnsan ve Sürdürülebilirlik Direktörü

    Tek tip çözümlerden kişiselleştirilmiş deneyimlere

    Bağlılık ancak doğru koşullar yaratıldığında gelişiyor. İleri görüşlü işverenler, herkese aynı şekilde sunulan standart uygulamaların ötesine geçerek çalışanların hayatına gerçekten uyan kişiselleştirilmiş deneyimler ve yan haklar sunuyor. Her çalışanın farklı bir yaşam yolculuğu olduğunu kabul ederek çalışanların hem kendi amaçlarını tanımlamalarına hem de şirketin misyonuyla bağlantıda kalmalarına imkân tanıyorlar. Bu kişiye özel yaklaşım, bağlılığı iki taraf için de büyüme, anlam ve performansın ortak kaynağına dönüştürüyor.

    "Şirketlerin işe ‘anlam yüklemesine’ gerek yok; asıl önemli olan, her çalışanın kendi düzeyinde anlam bulmasını mümkün kılmak.”

    Jean-Baptiste Barféty

    “Çalışanlar hayatlarına zaman ayırabildiğinde ve iş süreçleri en değerli çıktıları ödüllendirecek şekilde tasarlandığında aslında herkes kazanır.”

    Brigid Schulte

    “Benim için işe bağlılık; kişisel olarak dahil olmam, sevdiğim bir işi sevdiğim bir ortamda yapmam ve karar alma süreçlerinde gerçekten yer aldığımı hissetmem demek.”

    Sandra, Fransa

    Uzmanlarımızı tanıyın

    Çalışan bağlılığına dair anlayışımızın değiştiği bu dönemde, önde gelen iki uzmanın görüşlerini dinledik. Onların içgörüleri, hem çalışma hayatını yeniden şekillendiren yapısal dinamikleri hem de çalışanların gerçek deneyimlerini aydınlatıyor. Aynı zamanda çalışan deneyimini iyileştirmek ve geleceğin dinamiklerine uygun hale getirmek isteyen şirketlere pratik çözümler de sunuyor.

    Jean-Baptiste Barféty

    Çalışma hayatı, dijital dönüşüm ve toplumsal fayda alanlarına odaklanan kamu politikası uzmanı

    Jean-Baptiste Barféty, çalışma dinamiklerinin nasıl değiştiğine dair hem Avrupa hem de kurumsal perspektiften görüşler sunuyor. Collège des Bernardins’te iş hayatını konu alan araştırma grubunun eş lideri, daha önce Fransa Çalışma Bakanlığında danışmanlık yapmış ve amaç odaklı şirketleri merkeze alan Notat-Senard Raporu’nun yazımında önemli rol oynamış biri olarak, akademik içgörüleri iş dünyasının gerçekleri ile bir araya getiriyor. Araştırmacılarla yöneticileri aynı zeminde buluşturan girişim Projet Sens kapsamında hazırladığı işler arasında “İşe Anlam Katmak” ve “Uzaktan Çalışma, Gerçek Liderler: Kapanmadan Beş Yıl Sonra” gibi çalışmalar yer alıyor. Barféty, insanların bugün işte anlam arayışını şekillendiren yapısal ve politik etkenleri öne çıkarıyor.

    Brigid Schulte

    New America ‘BetterLife Lab’ ve ‘GoodLife Initiative’ Direktörü, New York Times çok satan yazarı

    Brigid Schulte, hem bireysel hem de sistematik dönüşümün insanların daha dolu, anlamlı ve adil bir hayat sürmesine nasıl katkı sağlayabileceğini araştırıyor. Pulitzer ödüllü bir gazeteci ve New America’daki Better Life Lab’in direktörü olarak, hikaye anlatıcılığını araştırmayla ve kamusal savunuculukla birleştirip iş, bakım, cinsiyet ve zaman konularındaki yerleşik kalıpları sorguluyor. Over Work ve New York Times çok satanı Overwhelmed kitaplarının yazarı olan Schulte, modern hayatı şekillendiren kültürel, toplumsal ve kurumsal dinamiklerin izini sürüyor. Yazıları, konuşmaları ve Better Life Lab podcastiyle iş, aile ve toplum için daha dengeli, insan odaklı yaklaşımlar geliştirmeye odaklanıyor.

    Çalışanların görüşleri

    Her ses bir hikaye anlatır. Bu çalışmamız ile verilerin ötesine geçerek gerçek çalışanları öne çıkarmak istedik. Çalışanların iş yerinde amaç, denge ve bağlantıyı nasıl deneyimlediklerini ve değerlendirdiklerini keşfetmek için okumaya devam edin.

    “Bir sanat cam üfleme atölyesini yönetmenin yanı sıra 12 yaşında bir çocuğum var, yakın zamanda eşimle yollarımızı ayırdık. Zaman buldukça yaşlılara ve hayvanlara gönüllü olarak yardım ediyorum. Şu anda maddi olarak biraz sıkışık bir dönem benim için ama biraz daha yüksek bir maaş için iş değiştirmenin büyük çaba sarf ederek kurduğum iş-yaşam dengesini riske atmasından endişe duyuyorum.”

    Sandra, Fransa

    “İş yerinde bağlı olmak demek benim için sohbetlere ve karar alma süreçlerine katılmak, iş arkadaşlarımla iyi geçinmek, onlarla hikayeler ve şakalar paylaşmak ve gelişmelerden haberdar olmak demek. Bu aynı zamanda ekip çalışması, etkileşim yoluyla öğrenme ve çalışma arkadaşlarıma özen göstermek demek.”

    Colin, Birleşik Krallık

     

    “Benim için iş ve özel yaşam dengesini sağlamanın önündeki en büyük zorluk zaman yönetimi. Çocuklarıma ve eşime mümkün olduğunca çok vakit ayırmak istiyorum. Bu yüzden kendi ihtiyaçlarımı bir kenara koyuyorum. İşten çıktığımda doğrudan eve gidip akşamı onlarla geçiriyorum.”

    Aaron, ABD

     

    “Benim için bağlılık, şirketin tüm faaliyetlerine tam ilginizi vermek ve girişimcilik ruhu hissetmek anlamına geliyor. ‘Intrapreneur’ terimi, girişimci kelimesinden türetilmiştir ve işinizde tüm kararları sanki şirketin sahibiymiş gibi almanız anlamına gelir. Bu, kişisel olarak geliştirmek için çok çaba sarf ettiğim bir beceridir.”

    Tudor, Romanya

    “İş konularını mesai saatleri içinde tutmak için elimden geleni yapıyorum, çünkü kendim için başka şeyler yapmak da önemli—her zaman mümkün olmasa da. En zor kısmı, mesai saatlerinden sonra çalışmak istememek, ama kendimi kontrol etmeye çalışıyorum. Akşamları ve hafta sonlarını ise ders çalışmak, spor yapmak ve gönüllü faaliyetler için ayırıyorum.”

    Caroline, Brezilya
     

    “İşe bağlı hissetmek çok önemli fakat çalışanlar olarak kendimizi tamamen kaybetmememiz de gerekiyor. Kendinizi aşırı zorlamak, sınırlarınızın ötesine geçmek ve sürdürebileceğinizden fazlasını vermek işte durgunluğa yol açabilir. Bu nedenle dengeyi bulmak hayati önem taşıyor: kendinizi tamamen işinize verin ama aynı zamanda kendinize de vakit ayırmayı unutmayın.”

    Luna, Belçika
     

    “Haftada ekstra dört saatim olsaydı, bunu aileme ayırırdım. Teoride hayatın her alanına dedike bir zaman dilimi olsa da bazı konulara öncelik vermeyi öğrenmemiz gerekiyor. Burada farklı alanlar arasında dengeyi ve uyumu sağlamak çok önemli. Acil işler aile yaşamını etkilememeli.”

    Irene, İspanya

    “Çalışanlar artan eğitim ve yaşam masrafları nedeniyle endişe duyuyor. Bu durum kişisel aktiviteler için zaman ayırmayı zorlaştırıyor.”

    Yakup, Türkiye
     
     

    “İşimden memnunum ve güvende hissediyorum.  Kendim olabildiğim ve görevleri kendi yöntemimle yürütebildiğim için minnettarım. Her gün bana sunulan çeşitliliği ve öğrenme fırsatlarını değerli buluyorum. İşimin insanların hayatına olumlu katkıda bulunmasından gurur duyuyorum.”

    Guillermo, Meksika
     

    Ülke içgörüleri

    “Çalışmamız ile sınırları aşan küresel trend ve beklentileri ortaya koyuyor, ancak her ülkeyi farklı kılan özel nüanslarını da beraberinde paylaşıyoruz. Farklı kültürler, yaşam hedefleri ve işyeri dinamikleri, çalışanların bağlılık deneyimini şekillendiriyor. Ülkeler özelinde değişim gösteren bu dinamikleri keşfetmek için ilgili ülke sayfalarını ziyaret edebilirsin.”